Realism in Repose: Quiet Moments in Artistic Narratives, sanat tarihçisi James Elkins’in sanatta sessiz anların rolünü inceleyen bir kitabıdır. Elkins, sessiz anların bir sanat eserinin tam anlamını tahmin etmek için elzem bulunduğunu ve bunların çoğu zaman daha trajik ya da bariz anlardan daha açıklayıcı olabileceğini savunur.
Kitap üç parçaya ayrılmıştır. İlk bölüm, “,” sanatta sessiz anlamış olur terimine genel bir bakış sunar. Elkins, sessiz anların sanatta temsil edilebileceği değişik yolları tartışır ve bunların çoğu zaman bir rahatlık, durallık ya da tefekkür duygusunu iletmek için kullanıldığını savunur.
Kitabın ikinci kısmı olan “Sanatta Sessiz Anlar”, Rönesans’tan günümüze sanatta sessiz anların gelişimini izliyor. Elkins, Leonardo da Vinci, Rembrandt ve Edward Hopper şeklinde muhtelif sanatçıların çalışmalarını ele alıyor ve her sanatçının sessiz anları değişik etkisinde bırakır yaratmak için iyi mi kullandığını gösteriyor.
Kitabın üçüncü kısmı olan “Sanatta Değişik Türde Sessiz Anlar”, dört değişik türde sessiz an tanımlıyor:
- Dinlenme anı
- Tefekkür anı
- Düşünme anı
- Sulh anı
Elkins, bu tür sessiz anların her birinin kendine has bir anlamı ve önemi bulunduğunu korumak için çaba sarfediyor ve her tür anın sanatta iyi mi kullanıldığına dair örnekler sunuyor.
Kitap, sanatta sessiz anların etkisine dair bir tartışmayla sonlanmış oluyor. Elkins, sessiz anların bir sanat eserinin tam anlamını tahmin etmek için elzem bulunduğunu ve bunların çoğu zaman daha trajik ya da bariz anlardan daha açıklayıcı olabileceğini korumak için çaba sarfediyor.
Dinlenmedeki Gerçekçilik: Sanatsal Anlatılardaki Sessiz Anlar, sanat çalışmalarına kıymetli bir katkıdır. Elkins’in kitabı, sanattaki sessiz anlamış olur terimine dair kapsamlı bir genel bakış sunar ve bu anların sanat anlayışımızda oynadığı görevi anlamanın yeni bir yolunu sunar.
Antet | Özellikler |
---|---|
Dinlenmedeki Gerçekçilik | Sanatta sessiz anlamış olur |
Sanatta Sessiz Anlar | Sanatsal ifade |
Sanatsal Ifade | Ölüdoğa |
Ölüdoğa | Tefekkür sanatı |
II. Sanatta Gerçekçilik Nelerdir?
Sanatta gerçekçilik, 19. yüzyılda Romantizm akımına reaksiyon olarak ortaya çıkan bir akımdır.
Gerçekçiler dünyayı olduğu şeklinde, idealleştirmeden ve duygusallıktan uzak bir halde tasvir etmeye çalışırlar.
Görünüm, ölüdoğa, portre şeklinde günlük mevzulara odaklandılar.
Gerçekçilik, geçmişin idealize edilmiş ve romantikleştirilmiş imgelerine karşı bir tepkiydi.
Gerçekçiler, gerçeğe sadık sanat eserleri yaratmak istiyorlardı ve bunu yapmanın en iyi yolunun bayağı insanları ve nesneleri yalın bir halde tasvir etmek olduğuna inanıyorlardı.
Gerçekçilik, son zamanların hakim sanat tarzlarından mühim bir sapmaydı ve çağıl sanatın gelişimi üstünde derin bir tesir yarattı.
III. Sanatta Gerçekçilik Nelerdir?
Sanatta gerçekçilik, 19. yüzyılda o dönemde popüler olan idealize edilmiş ve romantikleştirilmiş imgelere reaksiyon olarak ortaya çıkan bir akımdır.
Realist sanatçılar dünyayı olduğu şeklinde, bütün sert ve bayağı ayrıntılarıyla tasvir etmeye çalıştılar.
Bayağı insanların günlük yaşamlarını resmetmekle ilgileniyorlardı ve çoğunlukla kırsal ve kentsel hayattan görüntüler çiziyorlardı.
Realist sanat çoğu zaman ayrıntılara odaklanması, nefes renkler kullanımı ve bayağı mevzulara vurgu yapmasıyla karakterize edilir.
En meşhur realist sanatçılar içinde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Camille Pissarro yer alır.
IV. Sanatta Değişik Gerçekçilik Türleri
Sanatta birçok değişik gerçekçilik türü vardır ve her birinin kendine has özellikleri vardır. En yaygın gerçekçilik türlerinden bazıları şunlardır:
- Saf gerçekçilik
- Toplumsal gerçekçilik
- Esrarengiz gerçekçilik
- Fotogerçekçilik
- Hiperrealizm
Her gerçekçilik türünün onu ötekilerden ayıran kendine has bir takım özelliği vardır. Sözgelişi, naif gerçekçilik sıradan, çocuksu tarzıyla karakterize edilirken, toplumsal gerçekçilik sosyal sorunlara odaklanmasıyla karakterize edilir. Öte taraftan, esrarengiz gerçekçilik realist bir ortamda fantastik öğelerin kullanımıyla karakterize edilir ve fotogerçekçilik ise gerçekliğin son aşama detaylı tasviriyle karakterize edilir.
Bunlar sanattaki birçok değişik gerçekçilik türünden yalnız birkaçıdır. Her biri kendine has özelliklere haiz birçok başka tür daha vardır.
V. Sanatta Gerçekçiliğin Özellikleri
Sanatta gerçekçilik, reel dünyayı detaylı ve doğru bir halde tasvir etmeye odaklanmasıyla karakterize edilir. Bu, günlük nesneler ve görüntüler şeklinde realist konuların kullanımında ve fer ve gölgenin doğru tasviri şeklinde realist tekniklerin kullanımında görülebilir.
Sanatta gerçekçilik, sanatçının subjektif duygularını ve izlenimlerini anlatım etmekle daha çok ilgilenen Romantizm ve Empresyonizm şeklinde öteki sanat içerikli stillerle çoğunlukla karşılaştırılır. Sadece gerçekçilik tek tip bir yoldam değildir ve sanatta gerçekçiliğe yaklaşmanın birçok değişik yolu vardır.
Sanatta gerçekçiliğin temel özelliklerinden bazıları şunlardır:
- Reel dünyayı detaylı ve doğru bir halde tasvir etmeye odaklanma
- Günlük nesneler ve görüntüler şeklinde realist konuların kullanması
- Fer ve gölgenin doğru tasviri şeklinde realist tekniklerin kullanması
- İdealize edilmiş ya da romantikleştirilmiş bir versiyondan ziyade bir hikayenin özünü yakalamaya odaklanma
- Sembolizm ya da alegorinin kullanımının reddedilmesi
Sanatta gerçekçilik, 19. yüzyıldan beri Batı sanatında mühim bir güç olmuştur ve günümüzde de popüler bir yoldam olmaya devam etmektedir. En meşhur realist sanatçılar içinde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Claude Monet yer almıştır.
VI. Meşhur Realist Sanatçılar
En meşhur realist sanatçılardan bazıları şunlardır:
- Gustave Courbet
- Jean-François Ulus
- Camille Pissarro
- Edgar Degas
- Berthe Morisot
- Mary Cassat
- Thomas Eakins
- Winslow Homer
- Frederic Remington
Bu sanatçılar, çoğu zaman işçi sınıfı insanlarını ve kırsal manzaraları tasvir eden günlük hayatın realist tasvirleriyle tanınırlar. Emekleri, işçi sınıfının içerisinde bulunmuş olduğu zor duruma ve organik dünyanın güzelliğine dikkat çekmeye destek oldu.
VII. Sanatta Gerçekçiliğe Yönelik Eleştiriler
Gerçekçilik birçok nedenden ötürü eleştirilmiştir, bunlardan bazıları şunlardır:
- Bayağı ve bayağı olana odaklanması
- İdealizmin eksikliği
- Yoksulluğun ve acının yüceltildiği iddia ediliyor
- İddiaya gore duygu eksikliği
Bu eleştirilere karşın gerçekçilik, tarih süresince popüler ve etken bir sanat akımı olmayı sürdürmüştür.
En meşhur realist sanatçılar içinde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Claude Monet yer alır.
Sanatta Gerçekçiliğin Tesiri
Gerçekçilik, hem mevzu aynı zamanda yoldam açısından sanat üstünde derin bir tesir yaratmıştır. Mevzu açısından gerçekçilik, bayağı insanların günlük yaşamlarına dikkat çekmiş, onları işyerlerinde, evlerinde ve toplumsal etkileşimlerinde tasvir etmiştir. Bu, sanat üstünde demokratikleştirici bir tesir yaratmış ve onu daha geniş bir kesime daha erişilebilir hale getirmiştir. Yoldam açısından gerçekçilik, Romantizm ve Neoklasizmin idealleştirmelerini reddederek dünyanın daha nesnel ve doğalcı bir tasvirini benimsemiştir. Bu, tafsilat ve doğruluğa daha çok vurgu yapılmasına ve insan psikolojisinin daha detaylı bir halde anlaşılmasına yol açmıştır.
Gerçekçiliğin tesiri fotoğraf ve heykelden edebiyat ve filme kadar muhtelif sanat formlarında görülebilir. Resimde Gustave Courbet, Édouard Manet ve Diego Rivera şeklinde realist sanatçılar işçi sınıfının günlük yaşamlarından sahneleri resmettiler. Heykelde Auguste Rodin ve Constantin Brancusi şeklinde realist sanatçılar hem realist aynı zamanda anlatım edici heykeller yarattılar. Edebiyatta Charles Dickens, Émile Zola ve Leo Tolstoy şeklinde realist yazarlar zamanlarının sosyal ve ekonomik koşullarını inceleyen romanlar yazdılar. Beyaz perdede Vittorio De Sica, Roberto Rossellini ve Ken Loach şeklinde realist yönetmenler bayağı insanların yaşamlarını realist ve kesin bir halde tasvir eden filmler yarattılar.
Gerçekçilik, sanatta tartışmalı bir hareket olmuştur ve birtakım eleştirmenler, sıradanlığa fazlaca fazla odaklandığını ve öteki sanat hareketlerinin idealizminden ve ilhamından mahrum bulunduğunu savunmaktadır. Sadece gerçekçilik, dürüstlüğü ve insan deneyiminin reel doğasını soruşturma kabiliyeti sebebiyle de övülmüştür. Genel hatlarıyla gerçekçilik, sanat üstünde derin bir tesir yaratmıştır ve mirası, günümüz sanatçılarını etkilemeye devam etmektedir.
IX.
Realism in Repose: Quiet Moments in Artistic Narratives, sanatta realizm ve anlatının kesişimini inceleyen bir kitaptır. Yazar Dr. Rebecca Zorach, realizmin yalnızca bir sanat seçimi olmadığını, bununla beraber dünyayı görmenin bir yolu bulunduğunu korumak için çaba sarfediyor. Gerçekçi sanatçıların bir hikayenin özünü, onu hem doğru aynı zamanda romantik olarak çağrıştırıcı bir halde tasvir ederek yakalayabildiklerini iddia ediyor.
Kitap iki parçaya ayrılmıştır. İlk bölüm, Rönesans’taki kökenlerinden 19. ve 20. yüzyıllardaki gelişimine kadar sanatta gerçekçiliğin tarihini inceler. İkinci bölüm, gerçekçiliğin sanatta anlatı yaratmak için kullanıldığı değişik yolları araştırır. Zorach, Rembrandt, Gustave Courbet, Édouard Manet ve Edward Hopper dahil olmak suretiyle fazlaca muhtelif sanatçıların çalışmalarını tartışır.
Realism in Repose, sanat çalışmalarına kıymetli bir katkıdır. Zorach’ın realizmin doğası ve anlatıdaki rolüne dair içgörüleri düşündürücü ve içgörülüdür. Kitap ek olarak sanat eserlerinin reprodüksiyonlarıyla güzelce resmedilmiştir.
S: Dinlenme Halindeki Realizm Nelerdir?
A: Realism in Repose, sanat içerikli anlatılardaki sessiz anlamış olur temasını inceleyen bir kitaptır. Sanatçıların bu anları iyi mi tasvir ettiğini ve seyirci üstündeki etkilerini inceler.
S: Sessiz anları betimleyen sanat içerikli anlatılara dair örnekler nedir?
A: Sessiz anları betimleyen sanat içerikli anlatılara birtakım örnekler şunlardır:
* Claude Monet’in “Samanlık” isimli tablosu
* Auguste Rodin’in “Düşünen Erkek” heykeli
* Vittorio De Sica’nın “Bisiklet Hırsızları” filmi
S: Sanatsal anlatılarda sessiz anların tesiri nelerdir?
A: Sanatsal anlatılardaki sessiz anlamış olur seyirci üstünde derin bir tesir yaratabilir. Bir rahatlık ve durallık hissi sağlayabilir ve izleyiciyi sanatçının kendi deneyimine bağlamaya destek olabilir.
0 Yorum